NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَهَّابِ
بْنُ نَجْدَةَ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
بْنُ مُسْلِمٍ
ح و
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الْأَنْطَاكِيُّ
قَالَ
حَدَّثَنَا مُبَشَّرٌ
ح و
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَوْفٍ
الطَّائِيُّ
أَنَّ
الْحَكَمَ
بْنَ نَافِعٍ
حَدَّثَهُمْ
الْمَعْنَى
كُلُّهُمْ
عَنْ
شُعَيْبِ
بْنِ أَبِي
حَمْزَةَ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ
بَعَثَنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي جَيْشٍ
قِبَلَ
نَجْدٍ
وَانْبَعَثَتْ
سَرِيَّةٌ
مِنْ
الْجَيْشِ
فَكَانَ سُهْمَانُ
الْجَيْشِ
اثْنَيْ
عَشَرَ
بَعِيرًا
اثْنَيْ
عَشَرَ
بَعِيرًا
وَنَفَّلَ
أَهْلَ
السَّرِيَّةِ
بَعِيرًا
بَعِيرًا
فَكَانَتْ
سُهْمَانُهُمْ
ثَلَاثَةَ
عَشَرَ
ثَلَاثَةَ
عَشَرَ
İbn Ömer'den demiştir
ki:
Rasûlullah, (s.a.v.)
bizi bir askeri birlik içerisinde (seriyye olarak) Necid taraflarına
göndermişti. Seriyye ordudan ayrıldı (yaptığımız baskın sonunda bizim)
seriyyenin (fertlerinin herbirinin) hisseleri onikişer deve idi. (Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem) seriyye askerlerine nefel olarak birer deve daha
verdi de onların hisseleri on üçer (deve) oldu.
İzah:
Buhari, meğazi; Müslim,
cihad; Darimi, siyer; Muvatta, cihad; Ahmed b Hanbel, II, 156.
Seriyye; dörtyüze kadar
olan askerî bir bölüktür. "Seriyye" lafzı geceleyin yuruyuş
demek olan seradan alınmıştır.[bk.İbn-i Abidin Terceme ve Şerhi, VIII,
421.] Necd; Hicazın Irak tarafına düşen kısmıdır. Rivayete göre; Hz. Abdullah
b. Ömer'in de iştirak ettiği bu seriyye, on kişiden ibaretmiş. Ganimet olarak
150 deve almışlar. Bunlardan otuz tanesini Peygamber (s.a.v.) almış. Kalan 120
deveyi, on kişi aralarında taksim etmişler. Kendilerine Peygamber (s.a.v.)
tarafından birer deve de nefel olarak verilmiş. Ulemadan bazıları oniki devenin
bütün gazilere verilen yekûn olduğunu söylemişlerse de Nevevî bunun hata
olduğunu ifade etmiştir. Çünkü Ebû Davud'un bazı rivayetlerinde, oniki devenin
bir gaziye isabet ettiği açıklanmıştır.
Rivayetlerin birinde
oniki, yahut onbir denilerek şek edimiştir. İbn Ab-dilberr'in beyanına göre,
*el Muvatta' ravilerinden Velid b. Müslim'den başkası onuşekk'li rivayet
etmişlerdir. Nafi'in diğer ravileri ise "on ikişer" diye seksiz
söylemişlerdir.
Bazı rivayetlerde:
Nefel verildi" denirken bir rivayette de "Rasûlullah sallallahü
aleyhi vesellem nefel olarak verdi" deniliyor. Bunların arası şöyle
bulunur: Seriyye kumandanı arkadaşlarına nefeli taksim etmiş; paygamber
sallallahü aleyhi ve sellem de buna cevaz ve izin vermiştir. Bu suretle bu işin
ikisine de nisbeti sahih olmuştur.[bk. Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, VIII,
485.]
Hafız İbn Hacer'in
beyanına göre, bu hadiste seriyyeye iştirak eden askerlere onikisi ganimet
olarak bir de nefel olarak verildiği ifade edilen on üç devenin tümünün seriyye
kumandanı tarafından mı Hz. Peygamber tarafından mı yoksa bu develerden bir
kısmının ganimet veya nefel olarak Hz. Peygamber tarafından, diğer bir kısmını
da seriyye kumandanı tarafından mı verildiği hususunda, ganimet olarak
verilenlerin de Hz. Peygamber tarafından mı, verildiği hususunda gelen
rivayetler oldukça farklıdır. îbn îshak'ın rivayetinde, nefel olarak verilen
develerin, seriyye kumandanı tarafından, ganimet olarak verilenlerin de Hz.
Peygamber tarafından, verildiği açıkça ifade edilmektedir. el-Leys'in
rivayetinin zahirinden anlaşılan manaya göre ise; tüm develerin seriyye
kumandanı tarafından verildiği Hz. Peygamberin de seriyye kumandanının bu
taksimini tasvib ettiği anlaşılmaktadır.[bk. Müslim, cihad] el-Leys'in bu
rivayeti, bu mevzudaki farklı rivayetlerin arasını te'lif etmektedir.
Rivayetten anlaşılıyor ki, aslında bu taksimi yapan seriyye kumandanıdır. Hz.
Peygamber de bu taksimi geçerli kılmıştır. Netice itibariyle» bu mevzudaki
rivayetlerin hepsi doğrudur." İbn Hacer'in sözleri burada sona erdi.
Ayrıca şurasını da
ifade etmek isteriz ki; siyer ulemasını verdikleri bilgilere göre; sözkonusu
seriyyenin bu baskında ellerine ikiyüz deve ile ikibin koyun geçmişti. îbn
Abdil-Berr'in bildirdiğine göre; bu seriyye Necid taraflarına gönderilmeden
önce, îslâm ordusunda bulunan askerlerin sayısı dört bin kişi idi. Askerlerin
içinden seriyye birliği olarak ayrılan askerler ise, on-beş kişiden ibaretti.
Bu durumda seriyyenin ele geçirdiği, İkiyüz devenin dört-bin asker arasında
bölüştürülüp, her birinin nasibine, onikişer deve düşmesi imkansız
görülmektedir. Ancak bu meseleyi şu şekilde açıklamak mümkündür: Sözü geçen
ikiyüz deve ile ikibin koyun sadece seriyyenin ele geçirdiği ganimetlerdir.
Seriyye Necid taraflarına gittikten sonra îslâm ordusu da bazı ganimetler elde
etmiştir. İşte, bu iki ganimet birleştirilince, ordunun fertlerinden herbirine
onikişer deve düşmesi ve fazladan seriyye fertlerine bir deve daha verilmiş
olması, son derece mümkündür. Bu te'vil seriyyenin elde ettiği develerin tüm
ordu arasında dağıtıldığını ifade eden bazı rivayetler içindir. Fakat
seriyyenin elde ettiği ganimetlerin sadece seriyye fertleri arasında
dağıtıldığı, sahih ve muteber rivayetler esas alınacak olursa o zaman bu tevile
de lüzum yoktur.